müzik evrensel bir ifade biçimidir. İnsanlar farklı kültürlerde ve dillerde müziği kullanarak duygularını ifade ederler. Ritim, melodi ve harmoni, insanların birbirleriyle iletişim kurmasına ve ortak bir dil oluşturmasına yardımcı olur. Müzik, insanların coğrafi, dilsel ve kültürel sınırları aşmasına olanak tanır ve evrensel bir deneyim sunar.
Müzik tarihi, müzik sanatının doğuşundan günümüze kadar olan evrelerini ve farklı kültürlerde aldığı biçimleri, sosyal ve siyasi değişimlerin müziğe olan etkilerini ve neden-sonuç ilişkilerini inceleyen bir bilgi dalıdır1. Müziğin ne zaman ve nerede ortaya çıktığına dair birçok teori vardır. İnsanlar var olmadan çok önce bile müziğin var olduğuna inanan birçok tarihçi bulunmaktadır.
Tarih Öncesi Müzik:
Tarih öncesi müzik, jeolojik tarihin çok geç bir zamanında başlamış olan tüm müziklere verilen isimdir.
Avrupa’nın genelinde (ve Avrupa’dan etkilenmiş bölgelerde) Antik Müzik (MÖ 1500) ile devam etmiştir; ancak yine de izole bölgelerde mevcudiyetini sürdürmüştür.
Bu dönem, teknik olarak, bu müzikle ilgili şu anda var olan herhangi bir tarihsel kaynağın ortaya çıkmasından önce var olan tüm dünya müziğini içerir. Örneğin, geleneksel yerli Amerikan kabileleri müziği ve Avustralya Aborijin müziği gibi.
İlk müzik aletinin insan sesi olduğu düşünülüyor. Ayrıca, kemikten yapılmış flütler gibi arkeolojik buluntular da tarih öncesi müziğin izlerini taşıyor2.
Müziğin evrenselliği, göreceliği ve öznel yapısı, insanların duygularını ifade etme ve iletişim kurma gücünü yansıtır.